Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretşi defteri
fıkralar
müzikler
BİLMECELER
türkiyem
ATATÜRK'ÜN HAYATI
oyunlar
videolar
sarki söyleyen çiçek
hava durumu
satranç oyna
trt fm
dost siteler
ödevler(her kademe için)
mini clipler
antakya yemekler
kral oyunu buraya taşıdık
online tv izle
windows media player
uydudan görünümler
msn nickleriii
100 temel eserr
rapçılarrr
sözlük
sbs 7.sınıflar buraya
edebiyat dersi
bilgi yarışması
arkadaşlarım ve ben
hangisi daha güzel
 

fıkralar

Karne

Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."

                                                                                 KADIN
Bir kadinin bir süreligine is seyahati için ingiltereye gitmesi gerekmektedir. Kadinin kocasi esini havaalanina kadar götürür. Karisi:

- "Tesekkür ederim kocacigim, senin için Ingiltereden ne getirmemi istersin?" diye sorar. Adam güler ve yanitlar:
- "Bir ingiliz kizi istiyorum hayatim.." Kadin sessiz bir sekilde kocasindan ayrilir ve yola çikar.

2 hafta sonra adam karisini tekrar hava alanindan almaya gider ve sorar:

- "Hayatim gezin nasildi?"
- "Tesekkür ederim hayatim, çok güzeldi."
- "Peki hediyem nerde?" Kadin:
- "Ne hediyesi?" diyince adam gülümseyerek:
- "Hani bir ingiliz kiz istemistim ya.."
- "Haa hatirladim, evet elimden geleni yaptim,

simdi biraz beklememiz lazim kiz olup olmayacagini görmek için..."
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          

Ümit

Bir öğle vakti, bir lokantada yemek yerken, yan masalardan birinde kanser uzmanı olduklarını anladığım 2 doktorun konuşmalarına kulak misafiri oldum.
Biri, yana yakıla şikayet ediyordu:
- "Bob, anlamıyorum bir türlü. Seninle ben aynı ilaçları, aynı dozda, aynı düzende ve aynı kriterlere göre uyguluyoruz fakat benim hastalarımın tedaviye cevap verme oranı yüzde 22, seninkilerin ise yüzde74 ki bu oranda bir iyileşme, metastaz kanserinde duyulmamış bir şey. Bunu nasıl başarıyorsun?"
Meslek taşı cevap verdi:
- "İkimizde tedavi için etoposide, platinum,oncovin ve hydroxyurea kullanıyoruz. Biliyorsun, biz doktorlar bu 4 ilacın ismini birleştirip kısaca "EPOH" demeyi adet edinmişiz.
Ben bu sıralamayı değiştirdim hastalarıma, kendilerine "HOPE" (ÜMİT) verdiğimi söylüyorum.
Böylece, durumları kötü olsa bile, onlara yinede bir ümidin var olduğunu hissettiriyorum..."

                                                                                                                                                                                                                                                                                        Super Kodlar

Bugün 23 ziyaretçi (29 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol